Sayfalar

23 Haziran 2015 Salı

Pür Kitap Yorumu


Yazar: Wisteria



Arka Kapak: 

Burada olduğunuzu biliyoruz, kardeşlerimiz.

Pressia, İnfilakları ve ondan önceki hayatını hayal meyal hatırlıyor. Büyükbabasıyla birlikte yasadıkları delikte, insanlığın kaybettiği şeyleri düşünüyor: lunaparkları, sinemaları, doğum günü partilerini, anneleri ve babaları. Her şey küle döndü, hırpalandı, hiç iyileşmeyecek derecede yara aldı ve zarar gören bazı bedenler, bambaşka nesnelerle bütünleşti. Şimdi herkesin askeri eğitim görmesi gereken yaşa geldi Pressia. Tabii iki ihtimal var. Ya asker olacak ya da bedeni fazla zarar gördüyse eğitimdeki askerlerin canlı hedef
tahtası olacak. Pressia'nın kaçması gerek.
 


Bir Pür yak ve külünü solu.
 
İnfilaklardan tek bir yara almadan kurtulanlar da var. Pürler. Gökyüzündeki kubbelerinde, yerdeki insanlardan daha üstün olan, sağlıklı bedenlerini ve zihinlerini koruyacak şekilde yaşıyorlar. Bir Pür olan Partridge, kendini burada kapana kısılmış ve yalnız hissediyor, bir de farklı. O da kayıplarını düşünüyor sık sık, belki yuvası dağıldığı için. Babası duygusal olarak soğuk bir adam, ağabeyi intihar etmiş ve annesi, İnfilaklar sırasında Kubbe'ye adım atamadan kaybolmuş. Bu yüzden, birinin ağzından kaçan bir sözcük, annesinin hala hayatta olma olasılığını ona çıtlatınca, hayatını riske edip Kubbe'yi terk ediyor ve annesini bulmaya koyuluyor.

 Pressia ve Partridge karşılaşıyorlar. Tüm dünya başlarına yıkılıyor.


Wisteria’nın Yorumu:

Pür aslında yakın bir arkadaşımın keşfettiği bir kitap. İlk önce ondan duydum. Sonra daha o okumadan –evet burada kitaba nasıl saldırdığımı anlıyorsunuz- ondan aldım ve okumaya başladım.

Bir üçlemenin ilk kitabı olan bu kitap, aslında berbat bir başlangıç yapıyor. Biliyorum bunu duymayı beklemiyordunuz ama gerçekten. Yazar kitaba hiçbir şey anlatmadan başlıyor ki zaten ben de anlamadım ilk başlarda. Yaklaşık bir 140.sayfaya kadar o kadar sıkıcı ve yavaş ilerledi ki. Bırakmamak için zor direndim. Kitabın hangi zamanda geçtiği belli değil, ne olduğu anlaşılmıyor, konusu zaten ortalıkta yok.

Yine de ben size anladığım kadarını bir anlatayım.

Şimdi, Pressia diye bir kız var. Büyükbabası ile yaşıyor. Ve geçmişini pek hatırlamıyor.
Partridge diye bir erkek var. Erkeğin altını çiziyorum çünkü ben başta kız zannetmiştim. Bu karakter babası ile yaşıyor. Babası ile pek anlaşamıyorlar. Annesi ölmüş, abisi ise intihar etmiş.
Biraz da genel bakarsak da, bir Kubbe var. Bir de Kubbe’nin dışı var.
İnfilaklar denilen birileri katliam falan yapıyor sanırım. Kubbe’e kaçabilenler hayatta kalıyor. Partridge Kubbe’dekilerden biri. Babası da öyle. Ama annesi Kubbe’ye ulaşamadan ölmüş olarak biliniyor.
Fakat sonra Partridge bir şekilde annesinin hayatta olduğunu düşünüyor ve Kubbe’den kaçıyor.
Pressia ile tanışıyor. Pressia Kubbe’nin dışında. ( Ayrıca Kubbe’nin dışındakilerin bazıları/çoğu/hepsi bir şeylerle kaynaşmış. Örneğin Bradwell adındaki bir karakterin sırtında kuşlar var. Pressia’nın da bir elinde bebe kafası var. Resimde gördüğünüz gibi. )

Ve Partridge Pressia’nın yardımını istiyor.

140.sayfadan sonrası ise bomba! Son derece aksiyonlu ve sürükleyici. Olaylar oluyor, yeni karakterler ekleniyor ve aşklar yaşanıyor.
Bu kitapta hoşuma giden başka bir şey de aşk ve sevginin dozunda olmasıydı. Bazı distopya veya bilim kurgu kitaplarında olduğu gibi ‘’ıyyy mıc mıc seni seviyorum sensiz yaşayamam yyy cınım benim aşkım bitanem herşeyim öpücük öpücük öpücük’ yoktu. :)

Kısacası konuyu da ilerledikçe kavradığınız için okuyun derim. İlk 100 sayfaya dayanabilirseniz okuyun. :)



Kitap Bilgisi \\

Kitap Adı: Pür
Orijinal Adı: Pure
Ait olduğu seri: Pür serisi
Yazar: Julianna Baggott
Çevirmen: Tülin Er
Yayınevi: Dex
Türkiye Yayın Tarihi: 2012
Sayfa Sayısı: 500
Piyasa Fiyatı:  27,50
Serideki Sırası: İlk kitap
Serinin Diğer Kitapları: 2-Füzyon 3-Tutuşma

 Puanım:
 




 Fragman:



Bu kitap için önerdiğim şarkı:
https://www.youtube.com/watch?v=4dTVuIihzfQ  
(Bring Me the Horizon - Can You Feel My Heart (Skorge Remix))



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder