Sayfalar

5 Şubat 2017 Pazar

Shadowhunters 2.Sezon

Yazan: Eldarwen


Herkese selam 👋🏼 😉 nasılsınız? Shadowhunters’ın ikinci sezonu hakkında fikirlerimi sonunda belirtebileceğim için aşırı aşırı mutluyum.
Öncelikle diziyi ilk bölümünden beri izliyorum ve ilk sezondaki oyunculuklar gözümü biraz kanatsa da severek takip ettim. Zaten oyuncular kendilerini her bölümde git gide geliştirdiler ve bu daha da çok hoşuma gitti. Ama ikinci sezon… “Heyt be, vay maşallah!” demediğim an olmadı sanırım. Clary’yi oynayan Katherine kendini çok geliştirmiş. Gözlerim bir yaşardı, bir gurur, bir ‘Ben bunun küçüklüğünü bilirdim’ hissi… 
Gerçekten Clary sahnelerini severek izlemeye başlamama ben bile şok oldum. Jace’i bu sezon sevmeye başlamama ne demeli. Kitap serisinde de ancak 3.kitapta sevebilmiştim. Kendimde büyük bir gelişme görüyorum. Zaten Simon’a olan sevgim belli, hem kitapta hem de dizide. Oyuncu seçimi olarak gerçekten başarılı bir karar verilmiş. Alberto *-* Açıkçası özellikle bu sezon oyunculuğunu beğenmediğim biri olmadı. Hepsi gerçekten çok iyiler. Tabii her zamanki favorim Simon, Isabelle ve Alec olarak kalacak ama hepsini sevmemek imkanız. 

İkinci sezonda daha çok Isabelle ve MALEC beklememe rağmen henüz beklentim bir gram olsun karşılanmadı. Isabelle’in araya sıkıştırılmış muhteşem sahneleri elbet yok değil ama beni bıraksanız 40 dakika boyunca onu izlemek istediğim için hiç yeterli gelmedi. MALEC’i çok göremememiz Alec’in değişken ruh hallerinden mi yoksa olaylardan mı kaynaklanıyor henüz karar veremedim ama Alec’e sövmemek im-kan-sız. Yani Allahını seversen Alec neyin kafasındasın?
Yeni karakterlerden adını bir türlü hatırlayamayıp bulamadığım Enstitü’ye gelen karizmatik adam 😍 ve Maia da çok iyiler. Yani değiller şimdilik ama ben yine de çok seviyorum.
Dizinin yeni je
neriğine de bayıldım. Ayrıca soundtrackleri de harika 😍. Dinlemenizi öneririm.

Evet işte görüşlerim bunlar. Siz ne düşünüyorsunuz? İzlemek için arada kalanlara önerebileceğim bir dizi. İlk bölümlerde biraz sıkın dişinizi ve Clary sahnelerini geçin 😇

Eldarwen ile Öneri Yazar: John Green

john green alaska'nın peşinde ile ilgili görsel sonucu

Yazan:Eldarwen



John Green kitaplarını gerçekten çok severek okuduğum bir yazar. Genel olarak kitap okumayı seven dostlarıma her zaman önerdiğim biri ancak nedense her seferinde önyargılarla karşı karşıya geliyorum. Henüz bu durumu çözemedim aslında. John Green neden sevilmiyor?
Seven okur miktarı kadar gerçekten nefret eden sayısı da çok fazla. Tabii ki kitap zevk meselidir. Herkes her türü sevmek, her anlatım tarzını beğenmek zorunda değil ama okumayan insanların bile duyumlarla önyargı beslemesi bence biraz garip. Bu yüzden ben de John Green’in tarzı ve kitapları hakkına çok da ayrıntılı olmayan bir görüş yazısı yazmaya karar verdim. 

John Green genel olarak kitaplarda şakacı, samimi ve sempatik bir dil kullanıyor. Gerçekten bir insanın aklından geçebilecek düşünceler gibi okuduğumuz şeyler. Hayatın gerçek olan yüzünü, günlük sorunları oldukça iyi anlattığını düşünüyorum. Bunca sorun arasında mizah duygusunu kaybetmemiş karakterler yaratması gerçekten harika ve ilgi çekici. Okurken bazen kıkırdamamı durduramadığım, bazense gözyaşlarımın dinmediği çok an oldu. Bir kitapta birçok duygu tattırası sanırım en sevdiğim özelliği. Şöyle bir bakınca İlk Aşk dışındaki bütün kitaplarında hem güldüm, hem ağladım. Bazen mutluluktan bile ağladım. Bu yüzden ne zaman gözüm bu kitaplara takılsa içimde bir kıpırtı, bir gülümseme oluşuyor.


john green ilk aşk ile ilgili görsel sonucuAynı Yıldızın Altında’yı çoğu kişi bilir. John Green’in en popüler, en sevilen kitabı genel olarak Aynı Yıldızın Altında’dır herhalde. Okuyup da iki damla gözyaşı dökmeyeni insan yerine koymam demiştim ilk okuduğumda. O derece etkilenmiştim. O zamanlar yeni yeni fantastik dışında türlere açılmıştım ve okuduğum ilk duygusal kitaplardan biriydi. Bu yüzden yeri bende hep ayrıdır. Alaska’nın Peşinde ise bana göre en zekice kitabı. Okurken kendimi çok değişik hissetmiştim. Ben yaşıyormuşum gibiydi.Bu yüzden John Green’in en sevdiğim ikinci kitabı Alaska’nın Peşinde kesinlikle. Tek İsim Tek Kader… Şu hayatta en çok güldüğüm kitap. Argonun dönüştürülebilecek en en en komik hali. Karakterlerine hasta olduğum, gülmekten dolayı gözümden düşen yaşların pert ettiği kitap. 


Ama bir o kadar da aralarında en sevilmeyecek olan kitap. Bir yanım “HERKES OKUYABİLİR Mİ?!” diye haykırmak isterken, bir yanımın asla önermeyeceği kitap. Sanırım bu yüzden gidip alın diyemeyeceğim Tek İsim Tek kadar için.
john green tek isim tek kader ile ilgili görsel sonucu
john green aynı yıldızın altında ile ilgili görsel sonucuKağıttan Kentler’de John Green’in ilk sevmediğim karakteri var. Gerçekten çok garip ama adamın bütün karakterlerini sevdiğimi farkettim. Margo Roth Spiegelman dışında. Bana göre sanırım okuduğum en şımarık karakter Margo’dur. Tabii favorisi Margo olanlar da olabilir ama ben bir türlü sevemedim. Ama Kağıttan Kentler gerçekten okurken çok beğendiğim bir kitaptı. Zaten onun da filmi çıktığı için çoğu kişi biliyordur. İzlemediyseniz önerebileceğim de bir film. Ama okuyun da tabii :))
Son olarak İlk Aşk’tan söz edecek olursam sanırım John Green’in hakkında en yorum yapamayacağım kitabı İlk Aşk’tır. Kesinlikle sevmediğimi söylemek istemiyorum ama ilk önereceğim kitap da kesinlikle İlk Aşk değil. John Green okumaya İlk Aşk’la başlamamalısınız bence.
john green kağıttan kentler ile ilgili görsel sonucuBelki okumayı düşünüyor ama henüz aradığınız gazı bulamamışsınızdır, ya da siz de önyargıların kurbanı olmuşsunuzdur. Belki gerçekten John Green’i okuyup kendinize yakın bulmamışsınızdır. Eğer buraya kadar okuduysanız gerçekten teşekkür ederim. Belki bana katılmış belki katılmamışsınızdır. Sonuçta zevk meselesi.
Sanırım şuana kadar yazdığım en uzun öneri yazısı oldu. Yakın zamanda çıkan Kar Taneleri adlı kitabı da buraya eklemek isterdim ama henüz almaya ve okumaya fırsatım olmadı. Onu da yakın zamanda okuyup yorumunu yazacağım.Hepinize iyi geceler.Umarım okumayı düşünenlere faydalı olabilmişimdir.