Yazan:Eldarwen
John Green kitaplarını gerçekten çok severek okuduğum bir yazar. Genel olarak kitap okumayı seven dostlarıma her zaman önerdiğim biri ancak nedense her seferinde önyargılarla karşı karşıya geliyorum. Henüz bu durumu çözemedim aslında. John Green neden sevilmiyor?
Seven okur miktarı kadar gerçekten nefret eden sayısı da çok fazla. Tabii ki kitap zevk meselidir. Herkes her türü sevmek, her anlatım tarzını beğenmek zorunda değil ama okumayan insanların bile duyumlarla önyargı beslemesi bence biraz garip. Bu yüzden ben de John Green’in tarzı ve kitapları hakkına çok da ayrıntılı olmayan bir görüş yazısı yazmaya karar verdim.
John Green genel olarak kitaplarda şakacı, samimi ve sempatik bir dil kullanıyor. Gerçekten bir insanın aklından geçebilecek düşünceler gibi okuduğumuz şeyler. Hayatın gerçek olan yüzünü, günlük sorunları oldukça iyi anlattığını düşünüyorum. Bunca sorun arasında mizah duygusunu kaybetmemiş karakterler yaratması gerçekten harika ve ilgi çekici. Okurken bazen kıkırdamamı durduramadığım, bazense gözyaşlarımın dinmediği çok an oldu. Bir kitapta birçok duygu tattırası sanırım en sevdiğim özelliği. Şöyle bir bakınca İlk Aşk dışındaki bütün kitaplarında hem güldüm, hem ağladım. Bazen mutluluktan bile ağladım. Bu yüzden ne zaman gözüm bu kitaplara takılsa içimde bir kıpırtı, bir gülümseme oluşuyor.
Aynı Yıldızın Altında’yı çoğu kişi bilir. John Green’in en popüler, en sevilen kitabı genel olarak Aynı Yıldızın Altında’dır herhalde. Okuyup da iki damla gözyaşı dökmeyeni insan yerine koymam demiştim ilk okuduğumda. O derece etkilenmiştim. O zamanlar yeni yeni fantastik dışında türlere açılmıştım ve okuduğum ilk duygusal kitaplardan biriydi. Bu yüzden yeri bende hep ayrıdır. Alaska’nın Peşinde ise bana göre en zekice kitabı. Okurken kendimi çok değişik hissetmiştim. Ben yaşıyormuşum gibiydi.Bu yüzden John Green’in en sevdiğim ikinci kitabı Alaska’nın Peşinde kesinlikle. Tek İsim Tek Kader… Şu hayatta en çok güldüğüm kitap. Argonun dönüştürülebilecek en en en komik hali. Karakterlerine hasta olduğum, gülmekten dolayı gözümden düşen yaşların pert ettiği kitap.
Ama bir o kadar da aralarında en sevilmeyecek olan kitap. Bir yanım “HERKES OKUYABİLİR Mİ?!” diye haykırmak isterken, bir yanımın asla önermeyeceği kitap. Sanırım bu yüzden gidip alın diyemeyeceğim Tek İsim Tek kadar için.
Kağıttan Kentler’de John Green’in ilk sevmediğim karakteri var. Gerçekten çok garip ama adamın bütün karakterlerini sevdiğimi farkettim. Margo Roth Spiegelman dışında. Bana göre sanırım okuduğum en şımarık karakter Margo’dur. Tabii favorisi Margo olanlar da olabilir ama ben bir türlü sevemedim. Ama Kağıttan Kentler gerçekten okurken çok beğendiğim bir kitaptı. Zaten onun da filmi çıktığı için çoğu kişi biliyordur. İzlemediyseniz önerebileceğim de bir film. Ama okuyun da tabii :))
Son olarak İlk Aşk’tan söz edecek olursam sanırım John Green’in hakkında en yorum yapamayacağım kitabı İlk Aşk’tır. Kesinlikle sevmediğimi söylemek istemiyorum ama ilk önereceğim kitap da kesinlikle İlk Aşk değil. John Green okumaya İlk Aşk’la başlamamalısınız bence.
Belki okumayı düşünüyor ama henüz aradığınız gazı bulamamışsınızdır, ya da siz de önyargıların kurbanı olmuşsunuzdur. Belki gerçekten John Green’i okuyup kendinize yakın bulmamışsınızdır. Eğer buraya kadar okuduysanız gerçekten teşekkür ederim. Belki bana katılmış belki katılmamışsınızdır. Sonuçta zevk meselesi.
Sanırım şuana kadar yazdığım en uzun öneri yazısı oldu. Yakın zamanda çıkan Kar Taneleri adlı kitabı da buraya eklemek isterdim ama henüz almaya ve okumaya fırsatım olmadı. Onu da yakın zamanda okuyup yorumunu yazacağım.Hepinize iyi geceler.Umarım okumayı düşünenlere faydalı olabilmişimdir.
Sanırım şuana kadar yazdığım en uzun öneri yazısı oldu. Yakın zamanda çıkan Kar Taneleri adlı kitabı da buraya eklemek isterdim ama henüz almaya ve okumaya fırsatım olmadı. Onu da yakın zamanda okuyup yorumunu yazacağım.Hepinize iyi geceler.Umarım okumayı düşünenlere faydalı olabilmişimdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder